logo

Nezahet İlk Askeri Ünüformayı 13 Yaşında Geyve Sırtlarında Giydi

Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklar neticesinde ilk kez bir kız çocuğu olarak “resmi onbaşı” unvanı alan Nezahet Baysel’in torunlarına TBMM Başkanı Çiçek tarafından İstiklal Madalyası ve Beratı verildi. (31 Ekim 2013)

TBMM’de Cumhuriyet’in 90. Yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen, Vedat Kaptan Yurdakul’un şefliğindeki TBMM Türk Sanat Müziği Korosu’nun konserinden önce Nezahet Baysel’in İstiklal Madalyası’nın torunlarına teslimi için tören düzenlendi.

1993 yılında aramızdan ayrılan Kurtuluş Savaşı Kahramanı Nezahet Baysel’in yaşam öyküsü, bir TBMM çalışanı olan Tarihçi Ozan Bodur tarafından Meclis tutanakları ve arşiv belgelerinin ışığında 2013 yılı içinde kitaplaştırıldı. Ozan Bodur, Nezahet Baysel’in madalyasının bugüne kadar verilmemiş olması konusunu TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in dikkatine sunduktan sonra yapılan incelemeler ve arşiv çalışmaları sonucunda Milli Savunma Bakanlığınca madalya işlemleri tamamlandı.

 

Kurtuluş Savaşı Kahramanı Nezahet Baysel’in yaşam öyküsü şöyle:

“Nezahet Baysel 20 Ekim 1908’de İskeçe’de doğdu. Babası 70. Alayın Komutanı Hafız Halit Paşa, annesi ise Hadiye Hanımdır. Çanakkale Savaşı’nın yaşandığı 1915 yılında 70. Alay’da Gelibolu direnişine katılan Hafız Halit Paşa, eşi Hadiye Hanım’ı veremden kaybedince küçük kızı Nezahet öksüz kaldı. Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı o yıllarda yakınları tarafından büyütülen Nezahet 12 yaşına geldiğinde ülkede artık Milli Mücadele yaşanmaya başlamıştı. 70. Alay ile birlikte İstanbul hükümeti ordusundan ayrılarak Ankara’daki milli güçlere katılan Hafız Halit Paşa her gittiği cepheye küçük kızı Nezahet’i de götürdü. Nezahet ilk askeri üniformasını 13 yaşındayken Geyve sırtlarında giydi. Osmanlı’dan kalan silahlar hep büyük ve ağır olduğu için hiç birini taşıyamayan küçük Nezahet’e kullandığı yunan filintası şeklindeki silah Akhisar sırtlarında Çerkez Ethem Bey tarafından hediye edildi. Bu silahla ilk kurşununu İngilizler tarafından milli güçlere karşı kurulan Kuvayı İnzibatiye’ye karşı Adapazarı’nda sıktı. Gediz’de dağılmak üzere olan 70. Alay birliklerinin önüne atlayarak büyük bir bozgunu önledi. İnönü Savaşlarındaki katkısı bir efsane gibi dilden dile anlatılmaya başlandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, İsmet Paşa’nın iltifatlarına mazhar oldu. Tüm kahramanlıklarının yanı sıra Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa ilçesinin yunan güçlerinin elinden korunmasında sergilediği müthiş kahramanlıktan dolayı Türk tarihinde ilk kez bir kız çocuğuna 11. Tümen Komutanı Derviş Ahmet Paşa tarafından resmi onbaşılık unvanı verildi. Anadolu’nun işgalcilere karşı şaha kalktığı bir dönemde 12 yaşında bir kız çocuğunun yaptığı inanılmaz kahramanlıklar ilk Meclis’in de gözünden kaçmadı. 30 Ocak 1921 günü yapılan tarihi oturumda Türkiye Devleti’nin ilk İstiklal Madalyası’nı hak ettiği hususu karara bağlandı. 26 Eylül 1993 tarihinde vefat etti.”

Kurtuluş Savaşı Kahramanı Nezahet Baysel’in İstiklal Madalyası’nı torunlarına vermek üzere kürsüye çıkan TBMM Başkanı Cemil çiçek duygusal bir konuşma yaptı. Zaman zaman gözyaşlarına güçlükle hâkim olan Çiçek şunları kaydetti:

“Bağımsızlığımızı, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi bize kazandıran başta aziz Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımız, şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle, rahmetle ve şükranla anıyorum. Yaptığım görevler sebebiyle siyasete girdiğim günden beri pek çok toplantıya katıldım, sayısını ben de unuttum. Ama samimi olarak itiraf edeyim ki bu akşam heyecanlandığım kadar hiç heyecanlanmadım. Bir borcumuz var. Gecikerek de olsa onu yerine getirmemiz gerekiyor. Bu gecikme için merhumenin ruhaniyetinden, mirasçılarından ve milletimizden özür diliyorum. Çünkü bugün hatırasına tören düzenlediğimiz merhume zaten bizim kalbimizde, gönlümüzde gerçekten büyük bir kahramandı. Ama bunu resmileştirmekte biraz geciktik. Bu da bizim kusurumuz, ayıbımız. Bu konularda biraz daha hassasiyet göstermemiz gerekiyor.

Bugün burada bizimle olan herkes tarihi bir anın tanıklığını yapıyor. Bugün çok özel bir insan için buradayız. Millet olarak minnet ve şükran borcumuz olan İstiklal Savaşımızın kahramanlarından merhume Nezahet Baysel’e vefa borcumuzu ödemek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Merhume Nezahet Baysel, bugün çocuklarımızın ortaokul sıralarında ders gördüğü yaşlarda üniformasını sırtına geçirip babası merhum Hafız Halit Paşa ile birlikte boyu kadar tüfekle cepheye koşmuş cesur bir Anadolu kadını idi. 13 yaşında öksüz bir kız çocuğu olarak gösterdiği kahramanlık nedeniyle TBMM’nin 30 Ocak 1921 tarihli oturumunda İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırılan ilk kişi merhume Nezahet Baysel’dir. TBMM’de büyük bir coşkuyla kabul edilen bu karar o hengâmeli günlerde ne yazık ki işleme konulamamış, ve Nezahet Ninemiz İstiklal Madalyası’na kavuşmadan 1993 yılında aramızdan göçüp Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Hayattayken de hiçbir zaman madalyamı verin talebinde bulunmamıştır. Kendisini rahmetle ve saygıyla anıyoruz.

TBMM tarafından kendilerine 1986 yılında Şükran Belgesi takdim edilse de layık olduğu İstiklal Madalyası’nı almak torunlarına kısmet olmuştur. Bugün takdim edeceğimiz İstiklal Madalyası ile merhume Nezahet Ninemiz 95 bin 262’inci İstiklal Madalyası sahibi olarak tarihte hak ettiği yere resmi olarak kaydedilmiş olacaktır.

Bu rakama bakarsanız nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın da en büyük ispatı olması lazım. Bazen bugünkü nesiller olarak bazen hırs aklımızın önüne geçiyor. Kuru kavgalarla, hiçbir işe yaramayan çekişmelerle, tartışmalarla nasıl bir vatanda yaşadığımızın farkında olmuyoruz. Belki zaman zaman minnet ve şükran duygularımızı ifade etmekte de geç kalıyoruz. O nedenle bilelim ki şu rakam bu coğrafyanın sıradan bir coğrafya olmadığının, sıradan bir vatan olmadığının en kesin en net kanıtıdır.

On dokuzuncu yüzyılın son çeyreği ve yirminci yüzyılın ilk çeyreği Türk Milleti için olmak ya da olmamak mücadelesi şeklinde geçmiştir. Milletimiz cepheden cepheye savrulmuş ve Anadolu adeta bir göç coğrafyasına dönmüştür. Bizi Anadolu’da sıkıştırıp boğmak isteyen istilacı güçlere en güzel cevabı Nezahet Ninemiz gibi cesur yürekli insanlarımız vermiştir. Anadolu kadın erkek, yaşlı genç fark etmeksizin büyük fedakârlıklarla bizim için bu coğrafyayı yeniden vatan yapmışlardır.

Hayatın her alanında değer yaratan ve hayata estetik katan kadınlarımız taşıdıkları ulvi duygularla gereğinde en çok sevdiklerini bile feda ederek Türk milletinin mukadderatının tayinine hizmet etmişlerdir. Merhume Nezahet Nine gibi çocuk yaşta cephede kurşun sıkanların yanında çocuğunu saracağı kundağa cepheye ulaştırmak için taşıdığı mermileri saran cefakâr kadınlarımız sayesinde bu topraklar yeniden vatan olmuştur.

Bu topraklarda adını bildiklerimizin yanında tarihe adını isimsiz kahraman olarak yazdıran binlerce kadınımız vardır. Onlar isimleri sorulduğunda ‘adımı ne yapacaksın oğul, yaz, benim adım Anadolu’ cevabını veren, rahmetle andığımız cefakâr insanlardır. İşte onlar bizim ninelerimiz, analarımız, bacılarımız, teyzelerimiz, halalarımızdır. Onlar büyük Atatürk’ün dediği gibi Türk Milletini zafere götüren yürekli Anadolu kadınlarıdır. Anadolu’nun o imtihan günlerinde kadınlarımız bu topraklara geçirdikleri tırnakları sayesinde kurtuluş yolunu açmışlardır. O kadınlar ki sadece cephede değil, evinde Mehmetçiğin erzakını hazırlamış, ayağındaki çorabını örmüş, çarığını dikmiş, sırtındaki fanilasını giydirmiştir. Bütün bir milletin cepheden cepheye savrulduğu seferberlik günlerinde merhume Nezahet Nine gibi abide kadınlarımız mücadelenin her safhasında görev almışlardır.

Bu nedenle büyük Atatürk’ün ‘Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimiz kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez’ demiştir.

Tarihimizin sayfalarına altın harflerle yazılan bu kahramanlarımız kültürel genetiğimizin şifreleri olmuşlardır. Anadolu’nun her köşesinde o elleri öpülesi şefkat timsali cesur yürekli analarımız verdikleri mücadele ile istikbalimizin ışığı olmuşlardır.

Anadolu’nun yeniden vatan olmasında canlarıyla kanlarıyla emek ve hizmet veren bütün kahramanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum.”

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in konuşmasının ardından, Kurtuluş Savaşı kahramanı Nezahet Baysel’in İstiklal Madalyası ve Berat’ını torunu Şebnem Üçok, kızları Didem ve Gizem Ünaldı TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’den aldılar.

Törenin ardından TBMM Türk Sanat Müziği Korosu Vedat Kaptan Yurdakul’un şefliğinde bir konser verdi.

Törene ve konsere TBMM Başkanı Çiçek, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanı sıra Milletvekilleri, TBMM Genel Sekreteri Dr. İrfan Neziroğlu, Genel Sekreter Yardımcıları, TBMM İdari Teşkilat, TBMM personeli ve davetliler katıldı.

Konserin ardından TBMM Tören Salonu’nda bir kokteyl düzenlendi.

KAYNAK = meclishaber.gov.tr F. Banu Doğan

Etiketler: » » » » » » » » »