logo

Geyve – Coğrafyası – Tarihi – Turizmi – Ekonomisi

Geyve’nin Coğrafyası

GEYVE COĞRAFYASI
Geyve merkezinin rakımı 80 metre, yüzölçümü ise 780 km2 dir. Arazinin Sakarya nehri
boyunca Bayat Köyü,Eşme Köyü ve Doğantepe Köyü arasındaki takriben % 20 lik kısmı ova,
bakiye % 80’i ise dağlık ve ormanlıktır. İlçenin Doğusu Taraklı ve Karapürçek, Batısı
Pamukova, Kuzeyi Adapazarı (Sakarya Merkez) ve Sapanca, Güneyi ise Osmaneli ve
Gölpazarı ilçeleri ile hem huduttur.

GEYVE’NİN FİZİKİ YAPISI VE YER YÜZÜ ŞEKİLLERİ
İlçenin Yeri ve Yüzey Şekilleri İlçemiz Marmara Bölgesi’nin doğusunda, İlimizin
Güneyinde yer alır. Yüzölçümü 62.852 hektardır. Alan itibarıyla Sakarya ilinin ikinci
büyük ilçesidir. İdari sınırlar olarak Doğusunda Taraklı, Batısında Pamukova ve
Osmaneli, Güneyinde Gölpazarı ve Kuzeyinde Merkez İlçe Adapazarı bulunmaktadır.
İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 80 metredir. İlçenin en yüksek yeri
1.040 metre yükseklik ile Çine taşı tepesidir. İlçenin en önemli akarsuyu Sakarya
nehri olup, ilçe merkezinin hemen kenarından geçmektedir. Sakarya nehri ovadaki
tarımın can damarıdır.

 

Geyve’nin Tarihçesi

Tarihi

İlçemizin ismi Rumca GEKVE kelimesine dayanmaktadır. Türklerce Geyve söylenegelmiştir.

Geyve Türklerce 1312’de Osman Gazi Devrinde fetih edilmiştir. Tarihi olarak 150
akçelik bir Kazayı şerif olduğu kaydedilmiştir. Geyve 1338’de kaza olmuştur.
33km’lik bir yolla Sakarya’ya bağlıdır. Milli Mücadelenin önemli merkezlerinden
biridir. 1920’lerde Yunan işgal ve hücumları karşısında derhal “Geyve ve Havalisi
Grup Komutanlığı” adı ile milis teşkilatı kurulmuştur.

Daha sonra istiklal harbi komutanlarından Ali Fuat CEBESOY Paşa şimdi kendi adı
ile anılan kasabamızda karargah kurarak milli mücadelede mühim vazifeler ifa
etmiştir. Bunun neticesinde Geyve işgal görmemiş, düşman buraya yaklaşamamıştır.
GEYVE’NİN TARİHÇESİ

GEYVENİN İSMİ NEREDEN GELİYOR

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Geyve’nin asıl adının Gekve oldugunu belirterek,
burasının İzmit kalesini yapan İskender’in akrabasından Gekve kadın kralın koyun
çobanları için yaptığı küçük bir kale olduğunu ifade etmiştir. O kral kadının
adıyla anılır iken sonradan hafifletilerek Geyve denmiştir.

Bir diğer kayıtlara göre (II. Bayezit Han Dönemi Vaka-yi Nüvis kayıtları’na göre)
GEYVE isminin anlamı şöyle oluşmuştur.

Osmanlı Ordusunda kullanilan at, katır, manda, filler ve bunların bakıcıları,
top ve topçular kış mevsimini Göynük’te geçirirlerdi.

Istanbul’dan Göynük’e gitmenin en kestirme yolu ise İPEK YOLU idi. İpek yolu,
yöremizden ise halkımızın (İNGİLİZ KÖPRÜSÜ) dedigi yerden geçerdi.

Bugün KARAÇAY dedigimiz dere, yıllarca öncesinde heybetli ormanlardan doğan bol
sulu derelerle beslenmis güçlü, zor geçit veren heybetli bir akarsu idi.

Bu güçlü akarsu, İNGİLİZ KÖPRÜSÜ dediğimiz yerde çalışan bir sal düzeneği ile
aşılırdı (Salı çalıştıran kişiler ordu mensubu sayılır ve saraydan maaş alırlardı).

II.BAYEZIT HAN zamanında bu sal düzeneğini Halatçı ENSAR adında bir kişi
çalıştırırdı. ENSAR, halk arasında “pepe” diye adlandırılan peltek bir yapıda
konuşan mecnun bir alil idi. Derenin bir yanında 25 manda, diğer yanında 25 manda
bulunurdu (MANDA; Su bizonu)

Sala alınan yükler, bu mandalar tarafından karşı kıyıya çekilirdi. Diğer yakadaki
Salcı ENSAR salın geri gelmesini sağlayan halatları istemek için bağırır: “-Halatlayı
Geyive, Geyive…” (Halatları geri ver, geri ver)

Bu taşıma işi sırasında sürekli “GEYİVE, GEYİVE” diye bağıran ENSAR, işini
bitirdikten sonra da dere kenarında dolaşırken, askerlerin yanlarından geçerken hep
GEYİVE, GEYİVE diye bağırırmış.

Ordudaki görevliler, askerler, hatta saraydaki görüşmelerde bile bu geçitten
bahsedilirken hep GEYİVE diye söz edilirmiş.

Geçit yerinin hemen yanında (Solunda) bir değirmen vardı. Değirmenci TEEDOR
tarafından işletilen bu değirmen ve geçit yeri olan SAL bu yörenin iskan edilmesine
imkan saglıyor. Zamanla bir konaklama yeri önemini kazanan bu bölge, ENSAR’in
söylediği gibi GEYİVE adıyla tanınmaya başlıyor, günümüze de GEYVE olarak ulaşıyor.

KAYNAK: (II. Bayezıt Han Dönemi Vaka-yi Nüvis kayıtları. Topkapı Sarayı-?ST.
Milli Kütüphane-Bayezıt-İSTANBUL)

NOT: Bu kaynak yazı Emekli Öğretmen Namık CİHAN’ın “GEYVE” kitabından alınmıştır.

KURTULUŞ SAVAŞI’NDA GEYVE

I. Dünya savaşında yenilen Osmanlı İmparatorluğu, çöküşüne neden olan 30 ekim 1918
Mondros Ateşkes Antlaşmasına imza atmak zorunda kalmıştır. Galip devletler.
Tehlikeli gördükleri yerleri işgal etme hakkına sahip olduklarına dair bir madde koymuşlardı.
Bu maddeye dayanarak vatanımızın önemli yerlerini işgal ediyorlar, işgal edemedikleri
bölgelerde iç isyanlar çıkarıp milli birliğimizi bozmaya çalışıyorlardı. Galip
Devletler isyana en elverişli bölgeler olarak, Kocaeli, Adapazarı, Düzce ve Bolu’yu
seçmişlerdi. İstanbul Hükümeti,İngiliz işgal kuvvetlerinin de baskısıyla ulusal
bütünlüğü korumakta güçlük çekiyordu. Bu arada Çanakkale Savaşı’nda büyük başarı elde
eden Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya geçme planları yapıyordu. Nihayet Padişah
Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’yı 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirdi.Samsun
civarında Rum ve Ermenilerin Türkler tarafından rahatsız edildiklerini bildiren
İngilizler atamadan haberdardı..

Bandırma Vapuru ile 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın, Yurdu
düşman işgalinden kurtarmak için silah ve fikir arkadaşlarıyla geleceğe dönük
toplantı ve çalışmalar yaptı. Bu toplantı ve çalışmalardan haberdar olan İstanbul
Hükümeti’nin onayı ve düşmanların teşviki ile iç isyanlar başlatıldı.
Padişahın adamı Anzavur halkın halifeye bağlılığından yararlanarak cahil halkı kendi tarafına çekmeye
çalışıyordu. Bu arada İstanbul’da kurulmuş olan İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı
Sait Molla Adapazarı’nda 2000 lira aylıkla Milli Kuvvetlere karşı mücadele edecek
kişileri toplamaya çalışıyordu. Yüreği vatan için çarpan insanlar halkı elbirliğine
çağırarak, Adapazarı’nda Kuvay-i Milliye Teşkilatı’nı kurdular ve Mustafa Kemal
Paşa’ya bağlılık telgrafı çektiler. Geyve’de Hafız Fuat Efendi’nin başkanlığında
Kaymakam Hazım, Jandarma Komutanı Esat, Burhanettin, Rıza Bey, Çelebi ve Sefer
Beyler’in katılmasıyla Kuvay-i Milliye Teşkilatı kuruldu. Bölgede sağlıklı düşünen
insanlar halkı elbirliğine çağırırken eli silah tutan vatansever gençler de çete
grupları meydana getirip, çevredeki Rum ve Ermeni çeteleri ile savaşa giriştiler.
Kocaeli bölgesinde Mustafa Kemal Paşa’ya bağlı çalışmalar yapan Yahya Kaptan,
İstanbul Hükümeti’nin oyununa gelir ve Gebze yakınlarında şehit edilir. Bu olay çete
gruplarını şahlandırır. Baskın üstüne baskın yaparlar. Bu sırada Ahmet Anzavur
10 Mayıs 1920 günü top ve makineli tüfeği bulunan 500 kişilik bir kuvvetle Geyve
Boğazı’na saldırır. Amacı Ali Fuat Paşa (Cebesoy)’nın karargahını yok ederek
Eskişehir yolunu açmaktı. Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa bu saldırıyı püskürtür.
Anzavur, bu sefer Adapazarı’na hücum etti ve şehri işgal etti. 3 gün sonra da geri
çekildi. Geyve Boğazı’nı elinde bulunduran Milli Kuvvetlerimiz Anzavur’un her
saldırısını geri püskürttüler. 15 Mayıs 1920 günü çetin bir savaş oldu. Anzavur
kuvvetleri Doğançay’ı ele geçirdi. Ancak 20. Kolordu Süvari Bölüğü’nün inançlı
direnişi sonucu 70. Alaydan Saffet (Arıkan) komutasındaki birlikler Anzavur
kuvvetlerini perişan ettiler. Anzavur, Adapazarı’na giremeyince geri çekildi.
Bu geri çekilme esnasında attan düştü ve bacağı kırıldı. Anzavur’un bölgemizdeki
bütün saldırıları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Artık bu bölgede kalamazdı.
İstanbul’a gitti (22 Mayıs 1920)[i]

TARİH ÖNCESİNDEN OSMANLI’YA GEYVE

Geyve bölgesinde arkeolojik kazıların yapılmamış olması, Geyve’de yerleşimin ne zaman
başladığı hakkında bilgi edinmemizi zorlaştırmaktadır. Fakat elde edilen bilgiler
ışığında bölgede yerleşimin M.Ö. 4000 yıllarında başladığını söyleyebilmekteyiz.
Geyve M.Ö. IV yy’da Bitinya yönetiminde ve Tataion yada Tottaion adıyla anılır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Geyve’nin asıl adının Gekve olduğunu belirterek,
burasının İzmit kalesini yapan İskender’in akrabasından Gekve kadın kralın koyun Ç
obanları için yaptığı küçük bir kale olduğunu ifade etmiştir. O kral kadının adıyla
anılır iken sonradan hafifletilerek Geyve denmiştir. Bir diğer kaynakta Geyve’nin
adı Modren olarak ifade edilmiştir. Geyve ve çevresi tarih boyunca pek çok istilalara
uğramıştır. Bölge Bebrisler, Kokanlar, Moryandiler, Pelojlar, Koryenler, Traklar,
Sitler ve Bitinler arasında el değiştirmiş, Yunanlıların istilasına uğramıştır.
Bu devletlerin pek çoğu bugün için tarihe mal olmuş, haklarındaki bilgilerde
kendileri gibi tarih kitapları arasında kaybolmuştur. Kocaeli yarımadasının
Jeopolitik konumu ve tarihin en eski dönemlerinden itibaren birçok ulusun uğrak
noktası olması, bir çok medeniyetlerin izlerini taşımasına neden olmuştur. Bir geçit
yeri olan bölge Roma yolları üzerinde olup, bilhassa askeri nakliyat açısından önem
arz etmekteydi. Zaten İzmit’in boğazlara hakim oluşu Roma filosunun burada
bulundurulmasına neden olmaktaydı. Geyve bulunduğu coğrafi konum itibariyle pek çok
olayın vuku bulduğu bir alan olagelmiştir. Büyük İskender Hindistan seferine
çıktığında bu güzergahı kullandığı gibi, doğu-batı kültürlerinin kaynaşmasında da
ınemli rol oynamıştır. Haçlı ordularının Anadolu’ya girişlerde takip ettikleri
güzergah, Ankara savaşında Osmanlı kuvvetlerinin takip ettiği ve Yavuz’un Çaldıran
seferine giderken takip ettiği güzergah Geyve’den geçmektedir. Bütün bunlar Geyve’nin
tarih boyunca önemli bir köprü hüvviyeti gördüğünü göstermektedir. Bu bilgilerden
hareketle halen Geyve- Sakarya arasındaki ulaşımı sağlayan taş köprünün daha eski
dönemlerde varlığından söz edebiliriz. Muhtemelen köprü Osmanlı döneminde onarılmış
olmalıdır. Çünkü köprüde Osmanlı mimari özellikleri gözükmektedir. Anadolu tarihi
Hititlerle başlar.Yeni Hitit Devleti M.Ö.1440’larda tüm Anadolu’yu ele geçirmiş ve
eski doğuda “Büyük devlet” statüsü kazanmıştır. Bu devletin sınırları Marmara’nın
doğu ve güney kıyıları ile bugünkü İstanbul Boğazına dayanmış ve Sakarya’nın suladığı
topraklar (Geyve’nin kurulduğu alan) Hititlerin egemenliğine girmiştir. M.Ö. 1200’ler
de Aka göçlerinin sonunda Frigler’in egemenliğine giren bölge, onların Orta Anadolu
ile bağını sağlamaktaydı.M.Ö. 676’dan sonra bölgede Lidya egemenliği başlamıştır.
Lidyalıların vücuda getirdiği Kral Yolu’nun bir kolunun Truva’dan başladığı, diğer
kolunun ise Kadıköy’den başlayıp Geyve-Taraklı tarikinden devam ettiği bu gün için
kesinlik kazanmıştır. M.Ö. 546 ‘da Pers kralı I.Kiros bölgeyi ele geçirmiştir. Bölge
Pers ordusuna asker sağlamaktaydı. M.Ö.712’de Megoralılar bölgeye yerleşmişlerdir.
Persler ülkelerini satraplıklar halinde yönetmişlerdir. Bu satraplıkların başında
valiler bulunmaktaydı. Büyük İskender Pers kralını yenmiş ve bölgeye hakim olmuştur.
Bitinya kralı Nikomedes vasiyet olarak Bitinya’yı Roma’ya bırakmıştır. M.Ö.72’de
Mithridates Savaşı sonrası bölge Romalıların egemenliğine girmiştir. 258’e
gelindiğinde bu defa bölgenin Bizans egemenliğine girdiği görülür. VIII.yy.’da Arap
akınlarına uğrayan bölge 1071 Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu’da yerleşmeye
başlayan Türk komutanları tarafından alınarak Selçuklulara bağlanmıştır. 1207’de
başlayan Haçlı seferlerinin tümü bu yol üzerinden yapılmıştır.Bu seferlerin en büyük
etkisi ise bölge yerleşiminin gelişimine engel olmuş olmalarıdır. Türkiye Selçuklu
Devleti’nin kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah Malazgirt Savaşını müteakip
Anadolu’nun fethi için Anadolu’ya gönderilmiş şehzade ve komutanlar arasında yoktur.
Bu sıralarda Anadolu’ya gelmiş olan Artuk Bey Kızılırmak ve Yeşilırmak havzalarında
önemli fetihler yaparak 1072 yılında Isak Komnenos kumandasında bir Bizans ordusunu
mağlup etmiş, Sakarya boylarına kadar ilerlemiştir. Normand Reisi Rossel, Bizans
tahtına Yuannis Dukas’ı çıkarmak ve Anadolu’da ayrı bir devlet kurmak teşebbüsüne
girince imparator Mihael daha etkili bir durum karşısında Artuk Bey’le anlaşmaya ve
yardım istemeye mecbur kalmıştır. İmparatora karşı çıkartılan isyanları bastıran Artuk
Bey, İzmit körfezine kadar fetihlerini genişletmiştir. 1078 yılında Anadolu S
elçuklularının eline geçmiştir. Süleyman Şah Kadıköy’e kadar olan bölgeyi bu akın
sırasında ele geçirmiştir. İznik’i kendine merkez edinen Süleyman Şah kısa süre
içinde Sakarya havzasını ele geçirmiştir. Sakarya ve çevresi ilk kez Anadolu Selçuklu
devletinin kurucusu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından Türk hakimiyetine
geçirilmiştir. Fakat II. Haçlı seferi sonunda bölge Türk hakimiyetinden çıkmıştır.
Çünkü bölgedeki düzen Süleyman Şah’ın ölümünden sonra bir taraftan Bizans, diğer
taraftan da Büyük Selçuklu Devletine bağlı kuvvetlerin tazyikiyle karşı karşıyadır.
Artuk Bey ve Süleyman Şah Anadolu’yu feth ederken Bizans ve Haçlılarla Geyve –
Lefke (1), İznik yollarını kullanarak mücadele etmiştir. Kocaeli yarımadasına yapılan
fetihlerde de Geyve üs olarak kullanılmıştır. 1096’da Bizans’a giren büyük bir haçlı
ordusu Marmara kıyısı boyunca ilerleyerek İzmit Körfezi içinde yer alan bütün köyleri
yağmalamıştır. Haçlı saldırıları ertesi yıllarda da sürmüş ve İzmit kıyıları sürekli
haçlı hakimiyetinde kalmıştır. 1096’da ki ilk haçlı ordusu, yaptıkları bu saldırıları
esnasında Geyve’yi de talan etmişlerdir.

NOT = Bu Bilgiler Çeşitli Sitelerden Alınmıştır. Emeği Geçenlere Binlerce Teşekkürler

GEYVE YÖRESİ FOTOĞRAFLARI İÇİN BU YAZIYI TIKLAYINIZ

Geyve’nin Turizmi

GEYVE TURİZMİ

ALİ FUAT PAŞA KUVAY-I MİLLİYE MÜZESİ

Geyve’nin Alifuatpaşa kasabasında bulunan Kuvay-i Milliye Müzesi, Alifuatpaşa Parkı
‘nın yanında yer almaktadir. 1956 yılında tek katlı olarak inşa edilen yapı, uzun
süre belediye binası olarak kullanılmıştır. 1983 yılında 2. katı ilave edilen bina,
Sakarya Valiliği’nin sağladığıi imkanlarla onarılarak özel müze haline dönüştürülmüş
ve 30 Ekim 1989 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Müzede sergilenen belgeler; Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin vatanın kaderini eline eline aldığı, 23 Nisan
1923 tarihleri arasında Kuvay-i Milliye adı verilen devreyi kapsamaktadır.

İki kattan oluşan müze binasının birinci katı, Kuvay-i Milliye Müzesi olarak
düzenlenmiş olup bu katta bir ölüm kalım devri olan bu dönemin önemli şahsiyetleri
ile olaylarına ilişkin belgeler ve kitaplar sergilenmektedir.

Binanın ikinci katında ise ilk Kuvay-i Milliye Genel Komutanı ve Garp Cephesi
Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’dan kalan fotoğraf, belge, hatıra ile O’na ait
kişisel eşyaları sergilenmektedir. Her yıl 10 Ocak`ta Anma Töreni düzenlenmektedir.

Sakarya (Ali Fuat Paşa) Köprüsü
Sakarya nehri üzerinde, Ali Fuat Paşa kasabasında bulunan köprünün ilk yapılışı
562’dir. Köprünün genişliği 7,5 m, uzunluğu 198 m olup, 6 ayak üzerine taştan
yapılmıştır. Köprünün 4 ayağı Sakarya nehri içerisinde bulunmaktadır. Köprünün
mimarı ve mühendisi Abdullah Fakirdir.
Köprünün bir özelliği de namazgahlı olmasıdır. Sakarya Köprüsü olarak da anılan
köprü, tarihi ipek yolu üzerindedir. Yıldırım Bayazıt’ın ve Yavuz Sultan Selim’in
doğu seferlerine giderken bu köprüyü kullandıkları, Evliya Çelebi’nin de Ali Fuat
Paşa Köprüsünden geçip, Geyve-Taraklı-Göynük-Mudurnu-Nallıhan-Beypazarı üzerinden
yoluna devam ettiği Seyahatname’sinden anlaşılmaktadır.

Kurtuluş Savaşı mücadelesinde Ali Fuat Cebesoy komutasındaki Kuvay-i Milliye
güçlerince Geyve’nin savunulması açısından köprünün önemi büyüktür.

Elvan Bey İmaret Camii
Yalniz imaret olarak 1450 yılında inşa edilen yapı, günümüze dek bütün özelliklerini
muhafaza etmiştir. Bugün, İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılan imarethane,
Mevlana Celaleddin Rumi’nin oğlu Sultan Veled’in kızı Mutahhara Hatun’dan doğan
Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’un Yıldırım Bayazıt’a gelin
getiren ati yedekleyen çeşnigirbaşı (asçı başı) Paşacık Ağa’nın oğlu olan Elvanbey
tarafından yaptırılmıştır. Yapının bahçesinde imaretin banisi Elvan Bey’in mezarı
bulunmaktadir. Üc kubbeli olan Elvanbey İmaret Camii 1698 ve 1969 yıllarında iki
kez tamir görmüştür.

Turizm Ali Fuat Paşa Kuvay-i Milliye Müzesi Geyve’nin Alifuatpaşa kasabasında bulunan
Kuvay-i Milliye Müzesi, Alifuatpaşa Parkı’nın yanında yer almaktadir. 1956 yılında
tek katlı olarak inşa edilen yapı, uzun süre belediye binası olarak kullanılmıştır.
1983 yılında 2. katı ilave edilen bina, Sakarya Valiliği’nin sağladığıi imkanlarla
onarılarak özel müze haline dönüştürülmüş ve 30 Ekim 1989 tarihinde ziyarete
açılmıştır. Müzede sergilenen belgeler; Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı
30 Ekim 1918 ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin vatanın kaderini eline eline aldığı, 23 Nisan 1923
tarihleri arasında Kuvay-i Milliye adı verilen devreyi kapsamaktadır. İki kattan
oluşan müze binasının birinci katı, Kuvay-i Milliye Müzesi olarak düzenlenmiş olup
bu katta bir ölüm kalım devri olan bu dönemin önemli şahsiyetleri ile olaylarına
ilişkin belgeler ve kitaplar sergilenmektedir. Binanın ikinci katında ise ilk
Kuvay-i Milliye Genel Komutanı ve Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’dan
kalan fotoğraf, belge, hatıra ile O’na ait kişisel eşyaları sergilenmektedir.
Her yıl 10 Ocak’ta Anma Töreni düzenlenmektedir. Sakarya (Ali Fuat Paşa) Köprüsü
Sakarya nehri üzerinde, Ali Fuat Paşa kasabasında bulunan köprünün ilk yapılışı
562’dir. Köprünün genişliği 7,5m, uzunluğu 198m olup, 6 ayak üzerine taştan
yapılmıştır. Köprünün 4 ayağı Sakarya nehri içerisinde bulunmaktadır. Köprünün
mimarı ve mühendisi Abdullah Fakir’dir. Köprünün bir özelliği de namazgahlı olmasıdır.
Sakarya Köprüsü olarak da anılan köprü, tarihi ipek yolu üzerindedir. Yıldırım
Bayazıt’ın ve Yavuz Sultan Selim’in doğu seferlerine giderken bu köprüyü
kullandıkları, Evliya Çelebi’nin de Ali Fuat Paşa Köprüsünden geçip, Geyve-Taraklı-
Göynük-Mudurnu-Nallıhan-Beypazarı üzerinden yoluna devam ettiği Seyahatname’sinden
anlaşılmaktadır. Kurtuluş Savaşı mücadelesinde Ali Fuat Cebesoy komutasındaki Kuvay-i
Milliye güçlerince Geyve’nin savunulması açısından köprünün önemi büyüktür.
Elvan Bey İmaret Camii

Yalnız imaret olarak 1450 yılında inşa edilen yapı, günümüze dek bütün özelliklerini
muhafaza etmiştir. Bugün, İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılan imarethane,
Mevlana Celaleddin Rumi’nin oğlu Sultan Veled’in kızı Mutahhara Hatun’dan doğan
Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’un Yıldırım Bayazıt’a gelin getiren
ati yedekleyen çeşnigirbaşı (asçı başı) Paşacık Ağa’nın oğlu olan Elvanbey tarafından
yaptırılmıştır. Yapının bahçesinde imaretin banisi Elvan Bey’in mezarı bulunmaktadir.
Üç kubbeli olan Elvanbey İmaret Camii 1698 ve 1969 yıllarında iki kez tamir görmüştür.
Geyve’nin Ekonomisi

TARIM

İlçemiz ekonomisi % 70 nispetinde tarıma dayalı olup tarım iş kollarının çeşitliliği
ilk bakışta göze çarpar. Tarla bitkileri, bağ bahçe bitkileri, endüstriyel bitkiler
ekonomik değer ifade eden uğraş dallarıdır. Ambalaj (kasa) ve muhafaza (soğuk hava d
epoları) sektörde önemli bir iş kollarıdır.

FOTOĞRAF BURADA OLACAK

İlçede çiftçi aile sayısı 6.400 civarında olup genellikle 50 dekarın altında küçük
işletmelerde ziraat yapılmaktadır. Bir çiftçi ailesine düşen tarım arazisi miktarı
ortalama 20 dekardır. Tarım genellikle bağ, meyve, sebze ve tarla bitkileri üretimi
şeklindedir.

Genelde her çiftçi ailesi işlediği toprağın sahibidir. Bunun yanında İlçemizde
kiralama yoluyla da tarımsal faaliyette bulunma yaygındır.

Bitkisel Üretimin İlçe ekonomisindeki yeri ve önemi:

İlçemiz meyve ve sebzenin yetiştirildiği önemli bir üretim merkezidir. İklimin ılıman
olması ve verimli toprakları sayesinde turunçgiller ve çay bitkisi dışında bütün
bitkilerin yetişmesi ve verimi için gayet elverişlidir. Üretimi yapılan başlıca
ürünlerden özellikle bölge çapında bağcılık ve meyvecilik öncelik ve önem taşır.

İlçemiz ekonomisi % 70 itibari ile tarıma dayanmakta olup ilçenin büyük tüketim
merkezlerine yakınlığı tarımın ekonomideki payını daha da önemli kılmaktadır.

FOTOĞRAF BURADA OLACAK

Bitkisel üretimin başında bağcılık gelmektedir. Çeşit olarak Avrupa piyasalarında
tutulan müşküle çeşidi bol miktarda yetiştirilmekte olup üretimin % 60 ‘ını
teşkil eder. Son yıllarda kordon sistemi bağ tesisleri yapılmaya başlanmış olup
bağcılığın d
aha da geliştirilmesinde önemli bir etkendir. Son yıllarda bağ alanları ova
köylerinin dışında kalan köylerimizde önemli bir yoğunluk kazanmaya başlamıştır.
FOTOĞRAF BURADA OLACAK

Meyvecilik, ekonomik değer ifade eden ürünlerin başında gelmektedir. Özellikle Dünya
piyasalarında tutulan Limon ayvası çeşidi İlçemizde üretilmekte olup dünyanın birçok
ülkesine ihraç edilmektedir ve Türkiye’nin bütün illerine pazarlaması yapılmaktadır.
ELMA meyvecilik içerisinde diğer önemli bir çeşittir. Elma üretiminin % 70 ‘ini S
tarking çeşidi teşkil etmekteydi. Bunun yerini Star Crimson ve diğer yeni çeşitler
almaya başlamıştır. KİRAZ ve ŞEFTALİ üretimi son yıllarda gelişme göstermiş, ö
zellikle kirazın yeni standart çeşitleri ilçemizde üretilmeye başlayınca ihracat
miktarı da artmıştır. Sulanabilen alanlarda çiftçinin üretimde tercihi bodur kiraz
yönünde olmaya başlamıştır. Bağcılık sulanmayan alanlar için önemli bir bitkisel
üretim desenidir. Önemli çeşidimiz müşküle olup, bağcılıkta eski terbiye sisteminden
telli terbiye sistemine dönüşüm başlamıştır. Sebzecilik ilçede bitkisel üretimin
önemli bir koludur. Özellikle soğan dünya piyasalarının tuttuğu bir çeşit olup iç ve
dış pazarlara satışı yapılmaktadır. Ülkemizin diğer bölgelerinde de soğanın üretilmeye
başlanması az miktar da olsa pazar payımızı azaltmıştır. Yine Domates ve Salçalık
Biberde iç ve dış piyasalarda alıcı bulan diğer önemli sebze türüdür.

FOTOĞRAF BURADA OLACAK

Meyve ve sebze üretim potansiyeli yüksek olan ilçemizde iç ve dış piyasaların tuttuğu
kaliteli ve standart çeşitlerin yetiştirilmesine rağmen fiyat istikrarı ve üretim
planlaması yapılmadığı için yetiştiriciler ürününü genellikle istenilen fiyatta
değerlendirememektedirler.

Gerek ihracat gerek iç piyasada büyük tüketim merkezlerine yakınlık modern ziraat
usullerinin benimsenmesi araç ve gereç yönünden çiftçinin kuvvetlenmesi üretimin ve
kalitenin artmasına sebep olmaktadır.

GEYVE’DE YETİŞEN ÜRÜNLERİN ÖNEM SIRASINA GÖRE EKONOMİK DEĞERİ

ÜZÜM: Tarımsal üretimin başında gelmektedir. Çeşit olarak en bilineni Avrupa
piyasalarında tutulan müşkile üzümüdür. Bol miktarda yetiştirilmekte olup,
üretimin %60’ını teşkil eder. Razakı-Değirmendere Amerikan Karası ihraç edilen
diğer çeşitlerdendir. Müşkile çeşidi 3-4 ay soğuk hava depolarında muhafaza
edilebilmektedir.

FOTOĞRAF BURADA OLACAK

ELMA: Elma üretiminde ilk sırayı ihraç edilebilir Starking (kırmızı) çeşidi almaktadır. Üretimin %70’ini teşkil eder. Golden (Sarı) İngiliz ve yerli çeşitlerde üretimin
%30’unu teşkil eder.

ELMA FOTOĞRAFI

AYVA: Geyve’de yetişen ayvanın tadını ve namını bilmeyen yoktur. Hem iklim, hem de
toprak olarak ilçede yetişen Geyve Ayva’sı (limon ayvası) kalitesiyle dünya pazarında
çok tutulmaktadır. İhracatı yapılan Geyve Ayvası, Türkiye pazarına da hakim bir ayva
çesididir.

AYVA FOTOĞRAFI

KİRAZ: Yeni standart çeşitler ilçemizde üretilmeye başlayınca ihracat imkanı arttı.
Dış pazarlara ilçemizden kiraz ihracatı yapılmaktadır. Önemli kiraz çeşitlerimiz ise
Napolyon-Hasan Kazak (Eyri Rulet)- Ziraat 900-Van Kirazı-Vink-Lambert-Mista-Stella-
Turfanda gibi önemli standart kiraz çeşitleri ilçemizde yetiştirilmektedir.

KİRAZ FOTOĞRAFI

SOĞAN: İlçemizde Hollanda tipi Valanciya çeşidi soğan yetiştirilmekte olup, bu da
dünya piyasalarının tuttuğu bir çeşittir. İlçemizden iç ve dış pazarlara satışı
yapılmaktadır.

SOĞAN FOTOĞRAFI

KIRMIZI BİBER: Son yıllarda ünü dünyaya yayılan Geyve Kırmızı Tatlı Toz Biberi ve
iri kırmızı salçalık biber üretimi taze olarak iç ve dış pazarlarda alıcı bulmaktadır.

KIRMIZI BİBER FOTOĞRAFI

DOMATES: Ilcemizde kaliteli domates yetistiriciligi yapilmaktadir. Bilhassa son
turfanda domatesin ihracati yapilmaktadir.

DOMATES FOTOĞRAFI

TÜTÜN: İlçemizde Devlete ait Tütün İşletme Müdürlüğü olup, yetiştirilen tütünler
bu işletme müdürlüğünde işlenmektedir. Günlük işleme kapasitesi 1800 kg.dır.
İşletmede 108 işçi ve 8 memur çalışmaktadır.

TÜTÜN FOTOĞRAFI

KÜLTÜR MANTARI: Geyve’de özel sektöre ait kültür mantarı fabrikası mevcuttur. 20
kişinin çalıştığı fabrikada yıllık 60 ton kültür mantarı üretilmektedir.

HAYVANCILIK

Geyve İlçe merkezi ve 62 köyünde toplam 9.646 büyükbaş hayvan bulunmaktadır.
BÜYÜKBAŞ FOTOĞRAFI

İlçemizdeki küçükbaş hayvan (koyun-keçi) varlığı yaklaşık 14.000 baş civarındadır.
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde Saanen keçi çiftlikleri kurulmaya başlanmıştır
Ve 500 baş civarında saanen keçisi bulunmaktadır.

KÜÇÜKBAŞ

Besi tavukçuluğu son yıllarda önemli bir artış göstermiştir. İlçemize bağlı 22 köyde
63 üreticiye ait 89 işletmede toplam 1.373.000 adet/dönem(45gün) etlik piliç
yetiştirilmektedir.

PİLİÇ FOTOĞRAFI

Yumurta tavukçuluğu bir üreticiye ait toplam 5 kümeste yapılmakta olup kümeslerin
toplam kapasiteleri 67.000 adettir.

KÜMES FOTOĞRAFI

Arıcılık 13 köyde 19 çiftçi ailesi tarafından 2.625 adet kovanda yapılmaktadır ve
toplam yaklaşık 16.000 Kg süzme bal elde edilmektedir. Seyyar arıcılık yok denecek
kadar azdır.
ARICILIK FOTOĞRAFI

SÜT ÜRETİMİ: Alifuatpaşa Kasabasında bir ton kapasiteli süt imalathanesi bulunmaktadır.

SÜT İMALATHANESİ FOTOĞRAFI

SANAYİ

İlçemizde son yıllarda tekstil sanayi gelişme göstermiştir.

-Uğur Balkuv, Salih Triko, Sateks, Asteks gibi tekstil sanayi ile uğraşan fabrikalar
açılmış ve faaliyetlerini sürdürmektedirler.
TEKSTİL FABRİKALARI FOTOĞRAFLARI

-Ayrıca; Ali Fuat Paşa Beldesinde saatte 6000 adet etlik piliç kesimi yapan

Şen-Piliç entegre tesisi mevcuttur.

ŞEN PİLİÇ FOTOĞRAFI

-Kastaş hazır beton direk fabrikası da Ali Fuat Paşa Beldesinde faaliyetini
sürdürmektedir. Bu fabrikalar yöre halkına istihdam sağlamaktadırlar.

KASTAŞ FOTOĞRAFI

– COŞKUNLAR HAVAİ FİŞEK FABRİKASI

– 1991 yılından itibaren Havai Fişek alanında Türkiye’de tek yerli üretici olarak
faaliyet göstermektedir. Türkiye genelinde ve Yurt dışındaki etkinliklerde de bir
fiil kendi profesyonel ekibi ile aynı anda 40 ayrı noktada gösteri yapabilecek
kapasiteye sahiptir.
COŞKUNLAR HAVAİ FİŞEK FOTOĞRAFI

Geyve Ekonomisi İlçe ekonomisi % 70 tarıma dayalıdır. Toplam tarım alanı 19.922
hektardır. Bunun 4.460 hektarında sulu tarım, geri kalan 15.462 hektarlık kısmında
ise kuru tarım yapılmaktadır. Üretimi yapılan başlıca ürünlerden özellikle bölge
çapında bağcılık ve meyvecilik önemli bir gelirdir. İlçemizde çiftçi ailesi yaklaşık
6.400 dir. Bunun 4.076’sı köylerde, geri kalanı da merkezde oturmaktadır. Önem
sırasına göre tarla bitkilerinden buğday 17.500 ton, kuru soğan 1.500 ton, şeker
pancarı 4.250 ton, arpa 6.000 tondur. Sebzelerden domates 33.600 ton, ıspanak 2.500
ton, meyvelerden üzüm 19.140 ton, elma 61.000 ton, ayva 17.640 ton, kiraz 13.270 ton
olarak sıralanmaktadır. İlçemizde hayvancılık genellikle büyükbaşlarda
besicilik ve süt sığırcılığı şeklindedir. Besi tavukçuluğu da son yıllarda artış göstermektedir.
Alifuatpaşa Kasabasında halen yıllık 700 bin kesim yapan Şen Piliç A.Ş. Entegre
tesisi mevcuttur. Arıcılık 35 köyde 71 çiftçi ailesi tarafından 1.495 fenni,
400 adette eski tip olmak üzere 1895 kovanda yapılmaktadır. 33.297 Kg. bal ve
1.00 Kg. bal mumu elde edilmektedir.